Patara Antik Kenti
Likya Medeniyetinin en önemli ve en eski şehirlerinden biri Patara’dır. Likya’nın Başkentliğini yapmış, Xanthos Antik Kenti kadar önemlidir. Likya yolunun duraklarından, enlerin, ilklerin kenti; Türkiye’nin en uzun plajı, ilk parlamento, bilinen en eski deniz feneri, St Nicholas’ın (Noel Baba) doğum yeri. Denizin, çölün ve ormanın iç içe olduğu ve güneşin Rodos adasına batışını izleyebileceğiniz kum tepeleri. Dünyaca ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say; Mozart'ın 250. doğum yıldönümü kutlamaları için özel olarak bestelediği "Patara" adlı bale eserini bu bölgeden esinlenerek bestelemiştir.
Patara Tarihi
Roma İmparatorluğu’nın üç yüz yılı aşan egemenliğinde Patara, son derece gelişmiş bir kent haline gelmiş, Doğu Roma Dönemine de, Hristiyanlık tarihinde önemli bir bölge haline gelmiştir. Ancak hem MS. 541’deki veba salgını, hem de MS 7.-8. yüzyıldan itibaren başlayan Arap akınlarının yıkıcı etkileri; tüm Likya’yı olduğu gibi Patara’yı da etkilemiş, nüfusunun azalmasına ve kentin küçülmesine neden olmuştur. 12. yüzyılda güçlü bir çift-sur sistemiyle kuşatılan Patara, 1211’de Selçukluların Akdeniz’de ele geçirdikleri ilk kentlerden biri olmuş; 13. Yüzyılın başından itibaren varlık gösteren Menteşe Beyliği’nden sonra 1424 yılında Osmanlı egemenliğine girmiştir. Yazılı kaynaklardaki en son bilgi, 1478 yılında Sultan Cem’in Rodoslularla görüşmek üzere Patara’ya gelmesidir. Patara’daki deniz fenerinin de yıkılmasına neden olan 1481 Rodos depremi ve tsunamisinden sonra, olasılıkla liman da tümüyle kapandığı için, Patara’da kalıcı bir yaşam olduğunu gösteren hiçbir bulgu yoktur.